Bizler uzun yıllardır mülteci sahasında farklı pozisyonlarda çalışan ve sahadan gelmenin verdiği tecrübe ile meselenin eksikliklerini öngörebilen bir ekip yapısına sahibiz. Bu sebeple de derneğin çalışmalarını bu eksiklikleri öncelik sırasına koyarak ilerlettik. Bizim için sahanın en büyük açığı göç yolculuğuydu. Bu yolculuğun karanlık kalması ve konuşulmamasıydı. Meselenin ucu birçok noktaya uzanıyor. Terör, kaçakçılık, sınır güvenliği ve en temel insan hakkı olan yaşam hakkı… Bu meseleleri olduğu gibi göstermek ve savaş coğrafyalarından kaçan insanların aslında kaçtıkları şeyin iç yüzünü ortaya çıkarmak bizim için önem arz etmekteydi.

Projenin saha görüşmeleri esnasında fark ettik ki sınırlarda yakalamalar ve ger gönderme işlemleri hususunda insaniyetli tutumlarıyla güvenlik birimlerimiz emsal teşkil edecek nitelikte özverili çalışmaktadırlar. Göç yolculuğu esnasında diğer ülkelerden geçerken yaşadıkları zulmü hatırlayarak yüzleri kararan görüşmecilerimiz Türkiye sınırlarına ulaştıkları anları minnettar bir şekilde aktarmaktaydılar.

Ben uluslararası güvenlik ve terörizm uzmanı olarak bu tarz meselelerin her zaman kaynağına odaklanılması gerektiği görüşündeyim. Bu açıdan da göçün kaynağını oluşturan coğrafyalara odaklanılması uluslararası düzlemde köklü bir çözümü getirebilir. Ülkemiz için ise düzensiz göç doğu ve güneydoğu sınırlarında başlamaktadır. Bu sebeple biz çalışmalarımıza bu bölgeleri merkeze alarak başlattık. İlerleyen projelerimizde ülkenin farklı sınır bölgelerindeki uygulamaları irdelemek isteğindeyiz.